Mood Player

26 Mart 2015 Perşembe

Throwback Thursday: Parliament Sinema Kulübü (Kuşağı)

Akşam yemeğinizi yediniz mi? Afiyet olsun.

Şöyle ailecek televizyonun karşısına kuruldunuz mu peki? Güzel.

Evet ailecek dedim. Ne oldu ki? İnternet yok, twitter yok, facebook yok, whatsapp yok, snapchat yok, çüktagram yok. Hiçbiri yok şu anda. E siz de ne yapacaksınız, biraz aile eşrafı gül cemalinizi görsün bari. Sobayı da yakın üşümeyin. Ya da kaloriferi birazcık daha harlayın.

Bu arada selamlar güzel insanlar. Bugün yine sizin için çok sevimli, pek tabi ki de nostaljik mi nostaljik bir konu hazır ettim. Beğeneceğinizi umuyorum. Aslında nasıl diyeyim, bu konu birazcık böyle "Ulaaan hakikaten yaa..." demenizi istediğim ve bu uğurda uğraşacağım bir konu.

Böyle sıcak bir aile ortamı yaratmak istedim o sevimsiz kafalarınızda ki, üzerinde duracağımız bu dosya içinize daha da güzel işlesin. Osur osur ipe diz olmasın. Dosya diyorum çünkü demin eski X-Files bölümlerinden bir tane gömdüm. Ajan Scully ve Mulder da bu dosyanın peşindeler o yüzden. Bu arada ek bir bilgi vereyim onun da çekimlerine tekrar başlanmış. FOX duyurdu bunu. Neyse dağılmayalım. Sıcak çaylı ve bol kurabiyeli ortam dedik.

Bilir misiniz, eskiden televizyonlar ne kadar güzeldi. Hep doğru düzgün programlar vardı. Böyle entrikalar yoktu. Bu sefer seks-i memnu örnekleri vermeyeceğim merak etmeyin. Ne bileyim Türk filmleri vardı her akşam güzel güzel. Programlarımız vardı. Çoğu evde de tek bir televizyon olduğu için bunların daha bir önemi vardı. İzlenilen film üzerine yorumlar, güldüren veya düşündüren programlar üzerine sohbetler falan. Mesela Tutti Frutti çok düşündürürdü. Şaka şaka lan. Ehe.

Eskiden sinema büyük lükstü arkadaşlar. Bu analarınızın, babalarınızın topluca sinemaya gitme hikayelerinden de rahatlıkla anlaşılabilir zaten. Hele ki yabancı filmler...Bir de bilirsiniz, bizim millet pek sever yabancı filmi. Diğer uluslara nazaran daha bir farklı bakar. "Gavur yapıyor hammısını..." türevinde bir çok tepkiler mevcuttur. Evet, gavur gerçekten de yapıyor. Hatta gavur öyle bir yapıyor ki bizde de bir döneme damga vurmayı başarıyor. Başlıkta da belirttiğim üzere konumuz Parliament Sinema Kulübü...

PAZAR BANYOSUNDAN HEMEN SONRA 

Peki bu sinema kulübüne nasıl giriliyor? Nasıl üye olunuyor? Aslında bilmeyenlere en enteresan yerlerimden bir manifesto yazıp, ahan da üyelik şartları bunlardı diyesim var ama ı ıh. Bu kulübe televizyonu olan her insanoğlu davetliydi arkadaşlar. Yapmanız gereken tek şey o heybetli ve camlı kutulardan almaktı. Kulübe üye olduktan sonraki düzenlemeler tamamen sizin inisiyatifinizde olan şeyler.

1 Şubat 1992 bu kuşağın ilk yayın tarihi oluyor. Bana kalırsa başarılı diyebileceğim bir film olan 1989 yapımı Batman ile. Hani Jack Nicholson'lı falan. Tabi mevzuya direkt böyle girmek ne derece radikal bir karardır onu pek bilemiyorum. Şimdi Tevfik ağabey hanımı çocukları toplamış, işten yorgun argın gelmiş, nedir bu diye bir bakıyor, garip gurup adamlar. Siktiri çekecektir muhtemelen. Ama olsun. Belki de sevdi o filmi Tevfik abi. Belki hanımı ve çocukları da sevdi. Kimse bilemeyecek...

Yayın hayatı 4 sezon sürmüş olan bu kuşak -ki o zaman çok sevgili peder beyciğim de Star TV'de idi- gün geçtikçe ciddi manada ilgiyle beklenir olmuştu diyebiliriz. Her Pazar kimileri için bir aile saadeti, kimi aile üyeleri için de stres kaynağı o bilindik müziği ile başlardı. Aslında çok güzel bir müziktir o ya. Hatırlamak ister misiniz? O zaman şuraya bırakıyorum hemen:

https://youtu.be/2XeyWFoNZQc

Eğer dinlemişseniz son derece romantik, kadife bir şarkı. Ablamızın sesi gayet hoş. Peki neden stresliydi? Şunun için stresliydi. Bu müzik o dönemin çocuk ve ergenleri için bir "yat borusu" dur. Banyodan sonra bu sesi duyan bahsettiğim yaş grupları, yarın okulun sevimsizliğini ve erken uyuyup "Acaba içeride hangi filmi izliyorlar?" düşüncesinin beyinleri kemirdiği eşsiz bir yolculuğa doğru sürüklenirler. İçeride büyükler filme dalarken muzdarip olanlar da uyumak zorunda kalırlar. Bu devri daim uzunca bir süre devam etti bahsettiğim gibi. 30 Nisan 1995'te Cyberjack filmi ile sona erdi. Arada derede 97'ye kadar kanalda bu kuşağı gördük ama. Ufak bir tat olsun diye araya atılmışlığı vardır muhtelif zamanlarda. Kendi düşüncem iyi de olmuştur. Dediğim gibi sinemanın nispeten lüks olduğu o yıllarda çoğu ailenin dünya sineması ile tanışmasında oldukça önemli bir etken olmuştur. İnsanların ufkunun bir nebze de olsa daha uzaklara yelken açabilmesini sağlamıştır. Hele ki film güzelse aile içinde geçirilen hoşça bir vakit. İletişimin olduğu sıradan ve samimi bir Pazar akşamı... Sizi bilmem ama şimdiyle kıyaslandığında sanki bazı farklar varmış gibi geliyor bana. Zaten o yüzden yazıyorum. Belleğinizde bununla ilgili hoş anılar varsa eğer, sizi o güzel başlangıç ekranıyla baş başa bırakıp huzurlarınızdan Korkusuz Korkak filminde bombayı görüp, aniden koşmaya başlayan topal Hüsnü gibi uzuyorum. Yeni bir yazıda görüşmek dileğiyle uçan tekme dolusu sevgiler yolluyorum sevimsizler.

Parliament Sinema Kulübü Pazar Gecesi Sinemasını Sunar...

Hoşçakalın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder