Mood Player

10 Haziran 2015 Çarşamba

Dünyanın En Zor Strateji Oyunu: Commandos: Behind Enemy Lines

Herkes tek sıra olsun pek saygıdeğer nostalji ruhlu dostlarım!

Bugün büyük savaşa katılıyoruz. Artık bıçakları bilemenin, kamuflajları çekmenin, süngüleri takmanın ve şarjörleri fullemenin zamanı geldi. Asla unutmamanız gerekir ki, en ufak bir hatanın bile affı olmayacak. Çıkartacağınız tek bir çıtırtı, bilmeden bıraktığınız bir ayak izi bile sonunuz olabilir. Şimdi her hareketi hesap etme vaktidir. İşin ciddiyetini yeteri kadar kavradığınız konusunda hemfikir olmak istiyorum yoksa size şınav çektirmek zorunda kalabilirim. Bunu istemeyiz öyle değil mi?

Commodore'dan itibaren başkalaşım yaşayan oyun endüstrisinde 90'lı yılların ikinci yarısından tek bir tür açık ara farkla pazara hakim olmaya başlamıştı. Neydi bu tür? Tabi ki strateji. İnsanlar strateji oyunlarını o kadar çok sevip benimsediler ki özellikle oyunlar ile haşır neşir olanlar sabahlara kadar gerek ordu kamplar, gerekse ülkeler kurup adeta başlarından ayrılamaz hale gelmişlerdi. Gerçi bu durumun yeni bir soluk gibi çok tutulmasına şaşmamak gerekir o yıllarda. Çünkü gerçekten insanlar arcade salonlarında gördüklerinden, ataride oynadıklarından, dos oyunlarındaki maceralardan artık sıkılmışlardı ve yeni bir türe ihtiyaç duyuyorlardı. Tam da bu zamanda ayyuka çıkan strateji oyunları, oyunsever insanlar için adeta bir yeni açılmış tikicon mekanıymışçasına rağbet gördü.

Strateji türünün süregelen bu gelişiminde elbette ki hayatımızda çok kült ve bir daha yeri asla doldurulamayacak kadar önemli oyunlarla buluşma fırsatı yakaladık. StarCraft, KKND, Age Of Empires, Warcraft, Commend & Conquer ve tabi ki Commandos ilk akla gelenlerdendir. Ben size bugün Commandos'u anlatacağım. Diğerlerine de sıra gelecek kimse merak etmesin. Önümüzde bol bol fırsatımız olacak sevimsizler. Ben yazacağım eğer isterseniz siz de arkanıza yaslanacak, keyifle okuyacaksınız icabında. Sadece bugünkü sırayı cevval komandolarımıza vereyim dedim.
Commandos: Behind Enemy Lines (1998)
90'lar neslinden olmayıp şimdi ki online oyuncu kardeşlerim için ufak bir bilgi vermek istiyorum. Belki büyüklerinizden duymuşsunuzdur; eski strateji oyunları ciddi anlamda zor oyunlardır diye. Oldukça uğraş gerektirirdi. Ciddi anlamda hesaplar yapılır, hatta eski hükumetler gibi kalkınma planları bile oluşturulurdu yeri geldiğinde. Şunun için söylemek istiyorum siz şimdi "yaa şu itemi alırım bana bir şey olmaz" -bu arada bunun adı AYTIM. İTEM DİYE OKUMAYIN ŞU BOKU. AYTIM. AY-TIM.- deyip oyun oynuyorsunuz ya hani, heh işte eskiden böyle bir durumda yoktu. Tabi ki şimdi sizin oynadığınız çöplerin ataları olan baba RPG oyunlarında itemlar vardı onu kast etmiyorum. Ama binbir emekle yaptığınız bir binayı veya yemeden içmeden çıkardığınız askeri öyle bir itemla ya da bilmem neyle götüremiyordunuz. Onun yapacağı her hareketi, güvende olacağı her varyasyonu düşünmeniz icap ediyordu.

İşte bahsedeceğim Commandos isimli oyun, bu türün en en zor oyunudur arkadaşlar.

Bu durum da herkes tarafından kabul görmüştür. Kimilerine göre en iyi strateji oyunu ya da en oynanabilirliği olan taktiksel oyun olmayabilir. Ama kesinlikle su götürmez bir gerçek vardır ki, o da en zor strateji oyunu olduğudur. Ciddi manada adamı canından bezdiren bir zorluğa sahiptir bu oyun. Yaptığınız olumlu bir "adımı" bile save etmek zorunda kalırsınız. Ya da onun öncesinde bir düşman devriyesinin dönüşünü bile save etmek zorunda kalabilirsiniz.

Artık oyunun genel hatları ile ilgili kafanızda bir soru işareti kalmadığına inanıyorum. Kalmasın çünkü ayrıntılara ineceğiz şimdi. İlgili öğretmenler gibi "Burada sormak istediğiniz bir şey var mı sevgili sıçmıklar?" demeyeceğim, zira benim okuyucularım tabi ki çok zekidir. İçim rahat çoğ şükür. Şimdi şu düşman topraklarına biraz yayılalım bakalım!

ALAAARM ALAAARM!

Oyunumuzun künyesine de değinelim birazcık. 90'ların efsane firması Eidos Interactive dağıtımı üstleniyor. Aslında bu nokta bile oyunun dünyada bu denli tutulmasında önemli bir etken. Oyunun emekçileri ise İspanyol şirket Pyro Studios. Ayrıca Commandos, bilgisayar hariç hiçbir ortamda oynanabilen bir oyun değil. Dolayısıyla sadece bilgisayarı olan şanslı kişiler bu oyunu tecrübe etme fırsatını yakalayabilmiş. 1998 yılının Temmuz sonunda raflarda görüyoruz kendisini. Aslında edindiğim bilgiye göre de çıkışı 1 ay falan gecikmiş çeşitli nedenlerden ötürü. Yine de doğru bir dönemde piyasaya sürmeyi başarmışlar ama olsun.

Oyunda İkinci Dünya Savaşı sırasında Nasyonel Sosyalist Almanyası'nın başına musallat olan bir İngiliz mangasını yönetiyoruz. Bu mangayı biraz açalım çünkü bu önemli bir bilgi. BEF adı verilen bir askeri birlik bu. Açılımı ise British Expeditionary Force. Araştırmalarıma göre öyle pek hafife alınacak bir birlik de değillermiş. Hani Call of Duty tayfasının aşina olduğu SAS'i düşünün. Onun gibi bir şey aşağı yukarı bu hacıdayılar da.

İlk oyun 20 görevden oluşuyor. Commandos serisinin hala en çok sevilen olmasının en büyük nedenlerinden biri belki de bu çeşitlilik. Güzel bir prologue sonrasında her bölüm öncesi verilen tarihi bilgiler de sizi o atmosfere sokmak için gayet ince düşünülmüş ve ona göre kurgulanmış. Hatta şöyle bir de örnek verelim oyun içi SS olarak kafalar daha rahat olsun:
Bu ekrandan önce bir de video izliyoruz
Oyun sırasında en dikkat etmemiz gereken unsur yapay zeka. Zaman zaman bu yapay zeka sizinle taşak bile geçebiliyor. Ayak izinizi gören asker nöbet yerini değiştirebiliyor veya size doğru gelen bir devriye çevredeki duruma göre daha kalabalıklaşabiliyor. Aynı şekilde sizin onları kandırmanız pek de öyle kolay bir iş değil. Sizin köşeden bir dönüşünüzü bile çok uzak mesafeden yakalayabiliyorlar.

Bu tür durumlar için hamle avantajı sağlamak adına oyun menüsü içerisinde gözler yerleştirilmiş. Onlara tıkladıktan sonra düşman devriyenin veya nöbetçinin üzerine tıklayarak bakış açısını görebiliyoruz. Bu bize hamle yapmadan önce ve hamle esnasında çok büyük kolaylıklar sağlıyor. Çünkü oyun içerisinde alarmı bir kere çaldırdığınız zaman o işin geri dönüşü yok. İşler çok daha sarpa sarıyor ondan sonra. Aynı zamanda o bölümü bitirdiğinizde de rütbeniz daha düşük oluyor alarm çaldırdğınız için. Zaten bu "alaaarm! alaaarm!" bağırışları da gamerların gönlünde ayrı bir yerdedir. O çığlığı duyduğunuzda küsküyü tuttuğunuzu da anlamış oluyorsunuz sevimsizler.

Oyundaki askerlerimize geçmeden önce şöyle de bir olay var oyun esnasında bütün
askerleriniz ölürse eğer tabi ki bölüm otomatikman sona eriyor. Eğer bir veya birden fazla kayıp yaşarsanız oyun devam etse bile çoğu zaman oyunu sonlandıramıyorsunuz. Örneğin aracı kullanacak adamınız öldüyse veya tekneyi kullanacak askerinizi kaybettiyseniz dolayısıyla o bölümü bitirmenin bir ihtimali de yok. O yüzden çok dikkatli olmak gerekiyor. Bunun oyuna çok büyük bir artı olduğunu düşünüyorum. Evet zorluk derecesini çok daha fazla katlayan bir unsur şüphesiz ki. Ama oldukça gerçekçi ve bunun üstesinden gelebilmeniz için ciddi anlamda vakit harcamanız lazım.

Şimdi de şu komandolarımızı biraz daha yakından tanıyalım ister misiniz tertipler? O kadar bahsettik bir tanışmamak olmaz. Şöyle gelin, uzak durmayın bakayım.

YESSAH!

Oyunda hemen hemen her çeşitten bir komandomuz var. Yeri gelince hepsini ayrı ayrı kullanmak zorunda kalıyoruz zaten. İşte oynanabilirlik dedik ya olay budur. Şimdilerde asla b
öyle bir orijinallik kalmadı. Bu oyunu böylesine altın gibi yapan da bu zaten. Sizi tamamen içine çekmesi ve karakterler ile iç içe olup çareler aramak zorunda kalmanız. Peki kim bu yerine göre kullanacağımız marabalar?Tek tek tanışmaya başlayalım artık.

1) Green Beret: İşte oyundaki en önemli askerimiz karşınızda. Kendisi hemen hemen her işin altından kalkabilen, 55cm bicepsleri olan, kocaman bir kast kütlesi Green Beret. Gerek öldürdüğü adamları kanıt bırakmamak için taşıması, gerek en zor şartlarda karı veya toprağı kazarak altında saatlerce saklanabilmesi, gerekse bıçağını son derece etkili kullanıp bol bol "stealth-kill" alabilmesiyle sizin manganızın bel kemiğini oluşturuyor. Dağlara bile tırmanabiliyoruz. Koskoca bir bölümü bile bazen sadece onunla halledebilirsiniz. Bir de yanında bozuk radyo dalgaları yayıp düşmanın ilgisini çekmeye yarayan uzaktan kumandalı küçük bir hoparlörü var. Eğer bir yere sızacaksanız bunu O olmadan asla ve asla yapamazsanız. Aynı zamanda kendileri bir box şampiyonu. Klavyede "1" tuşunu kullanarak kısayolunu seçebiliyoruz.
Jack O'Hara (Green Beret)
2) Sniper: Nasıl ki çok eski çağlarda yapılan savaşlarda okçular ordunun en önemli birimlerinden biri idiyseler, sniper yani keskin nişancılar da modern ordudan beri böyle. Dolayısıyla sniper bize oyunda çok yardımcı olan, çok kilit bir karakter. Oyunda sniper ile ilgili en dikkat edilmesi gereken nokta kurşun sayısı. Yanlış hatırlamıyorsam 6 tane var ve çok dikkatli harcamak zorundasınız. Bu yüzden sniper nasıl gerçek hayatta çok önemli bir birimse, burada da konuşlandırılması ve yapılacak hamleler 10 kere düşünülmeli. Eğer doğru kullanılırsa emin olun sizi oyun içerisinde çok rahtlatacak. Klavyemizde "2" numaralı tuş ile kısayolunu kullanıyoruz.
Francis T. Woolridge (Sniper)
3) Diver: Oyundaki bir diğer işlevsel karakterimiz de Diver. Su ile ilgili her şeyi ona soruyoruz. Gerek sırtında taşıdığı botu gerektiğinde şişirip kullanması, gerek su altında saatlerce durabilmesi ve dalgıç kıyafetinin karizması ile son derece işe yarar bir asker. Aynı zamanda çok da güzel zıpkın kullanıyor. Fakat zıpkının range i çok fazla olmadığı için şahsen kullanılması taraftarı değilim pek. Ama yakın mesafede düşmanı etkisiz hale getirmek için gayet ideal. Onu su altından hiç umulmadık anda çıkan bir takviye kuvvet, bölüm sonlarında kullanıldığı irili ufaklı gemilerle hatırlıyoruz. Seni unutmadık zıpkın yürekli, lazbalıkçı bereli adam! Klavyemizin "3" numaralı tuşunda bekliyor.
James Blackwood (Diver)
4) Driver: Takımımızın hem sürücüsü hem de sıhhıyecisi. Aynı zamanda çok da güzel makineli tüfek kullanıyor. Daha sonraki serilerde uzun namlulu tüm silahları kullandırdılar ve daha da keyifli bir asker haline geldi. Son derece enteresan ve komik bir arkadaş kendisi. Oyun içerisinde onu sağlık yenilemenin yanı sıra araç ile düşmanların üzerinden geçme, kalabalık bir devriyeyi delik deşik etmek gibi eğlenceli işlerde kullanabilirsiniz. Ayrıca oyunun en Green Beret ile birlikte en hızlı koşan karakteri. Kendisi mangamızın tek Amerikalısı. Bu fırlama arkadaşı da klavyenin "4" numaralı tuşu ile hazırola geçirebiliyorsunuz.
Samuel Brooklyn (Driver)
5) Sapper: Karşınızda komandolarımızın Bombacı Mülayim'i. En tehlikeli askerlerimizden biri kendisi. Katliam yaratmak adına birebir. Oyunda kilit binaları, sığınakları havaya uçurmak ve bol bol eğlenmek için Sapper'i kullanabilirsiniz. Emir beklerken bile son derece ciddidir. Laubalilikten hiç hoşlanmaz. Yemek yerken tuz ve karabiber yerine barut kullanır. Bazı bölümlerde çantasındaki el bombasını kullanarak toplu katliamlara sebebiyet verebilirsiniz. Ama unutmayın, o bombanın da sonu var. Yerleştirdiği dinamitlerin yanısıra oyunda en önemli silahlarından biri de kurduğu kapan. Sırf o kapan sayesinde 3'lü ve 5'li devriyeleri temizleyebiliyorsunuz ona göre. Kendisi klavyemizin "5" numaralı tuşunda emir ve görüşlerinize hazır sevimsizler.
Thomas Hancock (Sapper)
6) Spy: Geldik bir diğer lejyonerimize. Spy. Yarışmaya Fransa'dan katılıyor. Taliplerini bekliyor. Neyse goygoyu geçelim. Spy oyun içerisindeki iğrenç Fransızca aksanına rağmen en sevilen karakterlerden bir tanesi. Nasıl sevilmesin ki arkadaş? Spy ile aklınıza gelen her şeyi yapabilirsiniz. Düşman topraklarında elinizi kolunuzu sallaya sallaya gezebilir, o adrenalini dibine kadar yaşayabilirsiniz. Spy, gerektiğinde düşman kıyafetlerini giyebilir, binbaşı olup emir verebilir, hatta general kılığına bile girebilir. En önemli silahı ise zehirli iğnesi. Yakaladı mı "tık" diye bitiriyor işi sessiz ve derinden. Düşmanın içine sızmak adına biçilmiş kaftan. "am ğuedi" şeklinde sizden gelecek komutu klavyedeki "6" tuşunda bekliyor.
Rene Dchamp (Spy)

İşte askerlerimiz bunlar dostlarım. Kendilerini son derece doğru ve efektif kullandığınız takdirde size koskoca bir ordunun nasıl etkisiz hale getirilebileceğini gösteriyorlar. Yalnız sizi uyarmam lazım. Ciddi anlamda bu türü seviyorsanız, gönül verdiyseniz bu oyun bağımlılık yapabilir. Öyle her "Ben strateji oyunu çok severim yeaaa" diyenleri pek bir taraflarınıza sallamayın. Önce bunu oynayacak. Bunda birkaç bölüm geçecek cheat kullanmadan, bileğinin hakkıyla ondan sonra ben strateji oynuyorum diyecek. Bu işler öyle kolay değil hani. Gidin sorun eski nesle onlar çok iyi bilir.

Evet sevimsizler. Bir nostalji dolu yazımızın daha sonuna geldik. Umuyorum ve sanıyorum sevenleri için güzel bir tribute olmasından gayri bilmeyenler içinde iyi bir rehber olmuştur. Gerçekten bunlar bir nesli kilitlemiş, önemli oyunlar. Ve hala dünyada parmak ile gösterilip, baş tacı diye anılıyorlar. O yüzden ben de bu naçizane sayfamda yer vermesem geceleri rahat uyuyamazdım. Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum.

Merminiz hiç bitmesin, selametle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder