Mood Player

13 Haziran 2015 Cumartesi

Sanal Bebek Furyası

Selamlar nostalji sever sevgili dostlarım.

Bugün, bir döneme damga vurmuş, ebeveyn duygularımızın küçük yaşlarda gelişmesinde büyük payı olan, yemeyip yedirdiğimiz, içmeyip içirdiğimiz o büyük takıntımız, sanal bebekler.

Her dönemin kendi gelişimi içerisinde çeşitli oyuncakları oldu takdir edersiniz. Kimileri lego yaptı, kimileri bez bebekle oynadı, kimileri ekşın menlerini alıp maceralara koşuverdi. İşte 90'ların sonuna doğru da sanal bebekler peydahlandı ortalığa. Kimindi bu bebekler peki? Neydi bunları bu kadar önemli hale getirip milletin aklına düşüren? Yavaş yavaş irdeleyeceğiz sevimsizler. Konuya dolandırmadan bir giriş yaptığım için bence hepinizin aklında net bir şekilde oluştu bile o dönem. Herkesin elinde bir tane. Sorsan babasına su kalkıp vermez ama sanal bebeğine neler neler...

Bu sanal bebeklerin bir yığın çeşidi vardı arkadaşlar. Kırmızısı, mavisi, çiçek şeklinde olanı, ev şeklinde olanı, yanarlısı dönerlisi...Ne isterseniz. Tabi zamanında ben de bulaşmıştım bu şerefsize. Hayatımın ufak bir döneminin içine sıçmış, neyse ki iyi bir ebeveyn olmayı beceremediğim için çabuk sıkılmıştım. Dışarıda top oynamak daha çok işime geliyordu. Kaç kere öldü o bebek hey gidi. Ufak bir reset düğmesi vardır onun arkasında bilenler bilir. Kalem ucuyla dokunurduk ya da işte iğneyle falan. Arkası masmavi olmuştu tükenmez kalemle reset atmaktan. Düşünün ki ne kadar iyi bir babayım. Peh.

ANALAR, BABALAR, SİZDE NASIL VİCDAN VAR? 

Bu sanal bebekler adını hak eden cinsten oyuncaklardı arkadaşlar. Gecenin bir vakti zırıldana zırıldana sizi uyandırabiliyor, hastalanabiliyor, sizin benim gibi acıkabiliyordu. Gayet insanı ihtiyaçlara sahipti anlayacağınız. Bir de son derece tipsizdir bunlar. Bendekinin ilk hali baya yumurtaydı. Ondan sonra geliştikçe saçları, elleri, ayakları da ortaya çıktı keratanın. Ben ismini "Fazlı" koymuştum. Diyeceksiniz ki ne alaka? Onu da hemen anlatayım.

Eski bir forvet vardı arkadaşlar Anadolu takımlarında ismi de Fazlı Ulusal. Beşiktaş'a bile gelmişti adam. Ulan ben bile gülüyorum şimdi yazarken de neyse. Adam çok değişik goller atıyordu. Inzaghi Fazlı da derlerdi. Nerede bir pozisyon Fazlı orada. Çok büyük golcüydü çok. İşte bu yüzden ona da atıfta bulunarak sanal bebeğimin ismini Fazlı koymuştum. Böyle bir gerizekalılık olamaz.

Hala daha hatırlamayan varsa aha buyursun:
Hamburgeri andırıyor değil mi?

Benimki bunun aynısıydı. Artık bütün sis bulutları dağılmıştır diye düşünüyorum. Fazlı'nın durumu Osmanlı hanedanı gibi olmuştu arkadaşlar. Sürekli reset yemekten 25. Sokullu Fazlı Paşa'ya kadar gitti bu soy. Gel gör ki tutunamadık. Ziyanı yok.

Bir de bunlar okullara gelmeye başladı dostlarım. Zamanın müdürleri "BUNLAAAARRR!!" diye başlamasalarda "Yav sanal bebek midir ne boktur getirmeyin bunları okula yavrularım" diye serzenişlerde bulunduklarını dün gibi hatırlarım. Okuldan eve bir geliyorsun gebermiş zaten. Hali kalmamış.

En nihayetinde piyasadan toplatıldı bu oyuncaklar. Neymiş efendim, çocukların gelişimini önlüyormuş. Sen çocuğu at arabası gibi o sınavdan bu sınava koşturup, gökyüzünü bir kere göstermeden kafasını test kitaplarına bastığın zaman o çocuğun gelişimi önlenmiyor değil mi? Neyse sevimsizler. Saçmalık işte. Oyuncak ulan bu sonuçta. Böylelikle yurdum insanı çok çabuk bağlandığı sanal bebek furyasından aynı hızla ayrılmak zorunda kaldı. Ama hala görüyorum internette satılıyor. Eğer denememiş olanlar varsa belki bu yazıyı okuduktan sonra fikirleri değişebilir. Ne diyeyim. Bir küçük Fazlı da siz istemez misiniz?

RAKU RAKU DİNOKUN! der, huzurlarınızdan ayrılırım.

Kalın sağlıcakla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder